Genel Müdürümüz Ziya YEDİYILDIZ projenin kısa tanıtımıyla başladığı konuşmasına “Öğrencilerimizin Avrupa Birliği hakkında bilgilenmesi, değerlerini ve yapısını öğrenmesi ülkemizin Avrupa Birliği üyelik süreci politikalarına katkısı ve önemi şüphesiz büyüktür. Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü olan birimimizin adının önüne Avrupa Birliği sözcüklerinin eklenmesi ve açılışını yaptığımız bu projemizin adının da Öğrenciler AB’yi Öğreniyor olması bu konuya verdiğimiz önemin bir göstergesidir” şeklinde devam etti.Küresel çapta tüm insanlığın ortak davası olan eğitime yapılacak her katkı ve bu uğurdaki her çabanın değerli olduğunu belirten Genel Müdürümüz, eğitim alanında uluslararası iş birliğinin gerekli ve zorunlu olduğunu vurguladı. Bu zorunluluğun bizleri Dünya’daki iyi eğitim uygulamalarına, insanı temel alan eğitim politikalarına ve eğitim için uluslararası finansman kaynaklarından yararlanmaya yönelttiğini belirterek konuşmasına “Ülkemizin Avrupa Birliğine aday ülke olması ile birlikte bu yönelişimizin bir gereği ve sonucu olarak; Bakanlığımız Avrupa Birliği Mali İşbirliği fonlarından yararlanmaya başlamıştır ve bugüne kadar da birçok projeyi başarıyla tamamlamıştır” ifadeleri ile devam etti.

Genel Müdürlüğümüzün, Bakanlığımızın diğer birimleri tarafından yürütülen ve uluslararası işbirliğine dayanan projelerin koordinasyonunun sağlanması görevini yerine getirmenin yanı sıra açılış toplantısı vesilesiyle bir araya gelinen Öğrenciler AB’yi Öğreniyor Projesinin de yürütücülüğünü üstlendiğimizin altını çizen Genel Müdürümüz Ziya YEDİYILDIZ, toplantıya katılan İl Milli Eğitim Müdürlerimizin illerde projemizin başarısı ve hedeflenen sonuçlarına ulaşması için Valilerimizin liderliğinde gerekli hassasiyeti göstererek proje faaliyetlerine ilgililerin en geniş şekilde katılımını ve katkısını sağlayacağına olan inancını dile getirerek sözlerini tamamladı.

Açılış törenimize teşrif eden Bakanımız Sayın Nabi AVCI konuşmalarında “Şimdi bu projenin bence bir simetrisinin olması lazım. Türk çocukları nasıl Avrupa değerlerini, Avrupa birliğini, Avrupa birliğinin özelliklerini tanıyacaklarsa Avrupa Birliği ülkelerinin çocuklarının da Türkiye’yi tanımalarını sağlayacak bir simetrik projeye ihtiyacımız var. Çünkü bu epey uzamış olan ilişkimizde karşılıklı olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Biz şimdi bu proje ile üzerimize düşeni bir kere daha yapıyoruz. Bir kere daha çocuklarımıza Avrupa’yı, Avrupa Birliği’ni anlatacağız, tanıtacağız. Ama biliyoruz ki pek çok Avrupa Birliği ülkesinin, kendi nüfusundan daha fazla sayıda Türk’ün yaşadığı bölgelerinde bile, öğrenciler Türkiye hakkında yeterince bilgi sahibi olmayabiliyor. Türkiye olarak bizim de kendimizi tanıtmak gibi bir sorumluluğumuz var” ifadelerine yer verdi.

Projede emeği geçen herkese teşekkür eden Sayın Bakanımız millet olarak büyük bir medeniyetin mensupları olduğumuzu vurgulayarak sözlerine “Çocuklarımız çok milletli, çok unsurlu, çok dinli, çok etnisiteli, çok dilli büyük bir tarihi mirasın varisleri olduklarını bu vesile ile bir kere daha hatırlayacaklar” ifadeleri ile devam etti.

Proje bittiğinde 24 ay sonra öğrenciler ile burada bir final programı yapılacağını kaydeden Sayın Bakanımız “Bisiklet vereceğiz, bilgisayar vereceğiz, satranç takımı vereceğiz ama çocuklar bu projenin de katkısı ile aykırı sorularda sormayı da öğrenmiş olacaklar. İki soru soracaklar; 1959’da ne oldu? Diyeceğiz ki 1959 da Türkiye Büyük Millet Meclisinde Avrupa Birliğine o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılma kararını verdi. Peki 1963’te ne oldu? Diyeceğiz ki, 1963’te Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Ankara Anlaşması imzalandı. Şimdiki çocuklar harika. 2016’dan 1963’ü çıkaracaklar. Peki, bu arada ne oldu diyecekler. Ben şimdi size bir kopya vereyim; ben cevabımı hazırladım” diyerek Konstantinos Kavafis’in şiiriyle cevap vereceğini söyleyerek şiiri okudu. Sayın Bakanımız, “Biz bu yolcuğu çok sevdik, bu yolculuktan çok şey öğrendik daha da öğreneceğiz. Günü geldiği zaman da bizi alacak mısınız diye sormayacağız. Arkadaşlar girelim mi diye soracağız, şeklinde konuştu.

İTHAKA

İthaka’ya doğru yola çıktığın zaman
dile ki uzun sürsün yolculuğun,
serüven dolu, bilgi dolu olsun.
Ne Lestrigonlar’dan kork,
Ne Kikloplar’dan, ne de öfkeli Poseidon’dan.
Bunlardan hiçbiri çıkmaz karşına,
düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu
ince bir heyecan sarmışsa eğer.
Ne Lestrigonlar’a rastlarsın,
ne Kikloplar’a, ne azgın Poseidon’a,
onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,
kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.

Dile ki uzun sürsün yolun.
Nice yaz sabahları olsun,
eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!
Durup Fenike’nin çarşılarında
eşi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar,
ve her türlü başdöndürücü kokular;
bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;
nice Mısır şehirlerine uğra,
ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.

Hiç aklından çıkarma İthaka’yı.
Oraya varmak senin başlıca yazgın.
Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.
Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,
İthaka’nın sana zenginlik vermesini ummadan.

Sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka.
O olmasa yola hiç çıkmayacaktın.
Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.

Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.
Geçirdiğin bunca deneyimden sonra öyle bilgeleştin ki,
artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini
İthakalar’ın.