UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Beşinci Büyük Buluşması
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, çevrim içi olarak düzenlenen "UNESCO'nun 75. ve UNESCO Türkiye Millî Komisyonu'nun 70. Kuruluş Yıl Dönümünde Beşinci Büyük Buluşma Programı"na katıldı.Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk toplantıda yaptığı konuşmada, sürdürülebilir barış konusunda UNESCO gibi kuruluşlara büyük rol düştüğünü, özellikle son bir yıldır küresel salgınla mücadele eden dünyada bu ihtiyacın daha da arttığının görüldüğünü söyledi.
Kovid-19 salgınının neden olduğu durgunluğun başta nitelikli eğitim olmak üzere UNESCO'nun pek çok boyutuyla içinde yer aldığı 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin gerçekleşmesi konusunda bir riski de ortaya çıkardığını belirten Selçuk, bu riski bertaraf etmek veya en aza indirmek için hep birlikte daha çok gayret gösterme ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Çağa ayak uyduran bir yaklaşımla çocuklarımızın geleceğe hazırlanmasını çok önemsiyoruz"
UNESCO'nun sürdürülebilir kalkınma ve barış hedeflerinin gerçekleşmesi için nitelikli eğitimin çok kritik bir öge olduğunu ifade eden Selçuk, "Bu çerçevede de Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2023 Eğitim Vizyonu'muzun temel amaçlarından biri olan "çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bilime, kültüre ilgi duyan nitelikli bireyler yetiştirme" hedefi daha önemli hâle geliyor. Bizler çağa ayak uyduran bir yaklaşımla, bir sistemle de çocuklarımızın geleceğe hazırlanmasını bu noktada çok önemsiyoruz ve gayretlerimiz bu yönde." dedi.
Birçok ülkede olduğu gibi salgını önlemek için tüm okullarda yüz yüze eğitime Mart ayında ara verildiğini hatırlatan Selçuk, salgın öncesinde hazırlanan birtakım projeler, öngörüler çerçevesinde bu sürecin daha kolay atlatıldığını dile getirdi. Bu anlamda Eğitim Bilişim Ağının (EBA) çok önemli katkı sağladığını, kurulan televizyon kanalları ve basılı eğitim araçlarının uzaktan eğitimi desteklediğini anlatan Selçuk, Millî Eğitim Bakanlığı olarak eğitimde fırsat adaleti prensibini uzaktan eğitimde de öncelediklerini ve öğrencilerin geride kalmaması için çalışmaları sürdürdüklerini dile getirdi.
Selçuk, "UNESCO Türkiye Millî Komisyonunun kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerimizle yapmış olduğu iş birliklerinin, UNESCO ile olan çalışmalarımıza ivme kazandırmasında ve ülkemizin uluslararası arenada görünürlüğünün artırılmasında rolü elbette çok önemlidir." değerlendirmesini yaptı.
UNESCO kararıyla 2021'de dünyada anılacak Hacı Bektaş Veli'nin "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." sözünün çalışmalara rehber olması için gayret ettiklerinin altını çizen Ziya Selçuk; okullara kurulan UNESCO kulüpleri, üniversite kürsüleri, Öğrenen Şehirler Programı'nın, her kesimin UNESCO'nun benimsediği evrensel değerleri tanıması için yürütülen çalışmalardan birkaçı olduğunu söyledi.
Millî Eğitim Bakanı Selçuk, Anadolu Masalları Projesi ve Anadolu Çocuk Oyunları Projesi'nin de UNESCO Türkiye Millî Komisyonu iş birliğinde hayata geçirildiğini kaydetti.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da programda yaptığı konuşmada, BM'nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında, "2030 yılına kadar dünya çapında yoksulluğu ortadan kaldırmak ve kimseyi dışarıda bırakmaksızın sürdürülebilir kalkınmayı başarmak" taahhüdü olduğunu hatırlatarak "O hâlde koşullar ne olursa olsun bu taahhüttü yere düşürmemek, fırsat ve hak eşitsizliklerini el birliğiyle gidererek herkes için insanca yaşama koşullarını tesis etmek zorundayız." dedi.
Eşitliğin ve adaletin olmadığı dünyada sorunlar, çatışmalar ve ayrılıkların kaçınılmaz olduğuna işaret eden Ersoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında "Dünya beşten büyüktür." sözüyle son derece güçlü ve aktif bir şekilde ses bulan bu gerçekler doğrultusunda Türkiye'nin insani politikalarını kararlılıkla sürdürdüğünü, insani yardımlarda dünya birincisi olmaya devam ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin yeni tip koronavirüs salgını sürecinde dünyayla dayanışmasını sürdürdüğünü, 155 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa el uzattığını, yardım isteyenlere ayırım gözetmeksizin tıbbi cihaz ve donanım desteği sağlandığını anlatan Ersoy, "TİKA vasıtasıyla, pandemi nedeniyle sınırların kapalı olduğu, tıbbi malzeme ve donanımın aciliyet kazandığı bir dönemde maske, tulum ve dezenfektan yerinde üretimleri, ayrıca tıbbi proje destekleri ile 72 farklı ülkede, 1 milyon 350 bin kişiye zamanında ulaşılarak salgınla mücadeleye ciddi destek verilmiştir." diye konuştu.
"Pandeminin olumsuz etkilerini hafifletmek için var gücümüzle çalışıyoruz"
Salgının Türkiye'de ortaya çıkmasından sonra ilan edilen karantina döneminde müzik, sinema ve tiyatro gibi sanat sektörleri ile müze ve kültür merkezleri gibi kurumların, zanaatkar ve sanatçıların mağduriyetlerinin giderilmesi için "Ekonomik İstikrar Paketi" kapsamında çözümler üretildiğini ve üretilmeye devam edildiğini vurgulayan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pandeminin kültür sektörleri üzerindeki olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ve normale dönüşün kolaylaştırılması uğrunda var gücümüzle çalışmaktayız. Vatandaşlarımızın kültürel olanaklardan mahrum kalmaması için dijital bilişim teknolojilerinin yardımıyla Bakanlık arşivlerimizdeki tiyatro, opera ve bale temsilleri, konserler, elektronik kitap koleksiyonları, sanal müze gezileri gibi hizmetler de halkımızın erişimine açılmıştır."
"UNESCO bu işin çatısı olarak görebileceğimiz bir kurum"
Türkiye'nin somut ve somut olmayan kültürel miras noktasında muazzam bir zenginliğe sahip olduğunu ifade eden Ersoy, bu alanlarda gerçekleştirilen her çalışmada UNESCO Türkiye Millî Komisyonu'nun bilgisi, tecrübesi ve iş birliğinin vazgeçilmez olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, Dünya Miras Listesi ve Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde 18'er unsuru bulunduğuna dikkati çeken Ersoy, Geçici Miras Listesi'nde bulunan 83 varlığın sahip olduğu değerlerin de esas listelerdeki sayıların artacağının teminatı olduğunu dile getirdi.
Bunun sadece UNESCO ile alakalı bir çalışma olmadığını belirten Ersoy, "UNESCO bu işin çatısı yahut vitrini olarak görebileceğimiz bir kurumdur. Kültür varlığımızı korumak esasen geçmişimize karşı vefanın,geleceğimize karşı sorumluluğumuzun gerektirdiği bir faaliyet alanıdır. Kültür, millî kimliğin vesikasıdır. Hafızamızı güçlü tutmak, o kimliği daima geçerli kılmak kültürü tüm unsurlarıyla korumakla mümkündür. Bizim de esasen hizmet ettiğimiz amaç ve hedef budur." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin dünyanın en zengin medeniyet coğrafyasında yaşadığının altını çizen Mehmet Nuri Ersoy, şunları kaydetti:
"Bizim kültür varlıklarını korumaktan anladığımız sadece kendi ürettiklerimize değil bugün yaşadığımız topraklar üzerinde yükselmiş tüm medeniyetlerin emanetlerine sahip çıkmaktır. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini, yürüttüğü titiz çalışmalarla ulaştığı başarıyı da kimse inkar edemez. Bu noktada son dönemlerde gündemde olan Ayasofya-i Kebir ve Kariye camilerinin yeniden ibadete açılması hususunda, bazı kesimlerin ulusal ve uluslararası kamuoyunda olumsuz intiba yaratma çabalarını hayretle görmekteyiz. Bu durumların bertaraf edilmesi örneğinde olduğu gibi, UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun ve Dışişleri Bakanlığının, Bakanlığımız ile eş güdüm içinde çalışmaları ve destekleri, ülkemizin uluslararası arenadaki saygınlığını ve görünürlüğünü artıran kazanımlarla sonuçlanmaktadır."